Ayastefanos Antlaşması kim imzaladı?
Ayastefanos Antlaşması'nı Kim İmzaladı?
Ayastefanos Antlaşması dediğimizde, aklımıza hemen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın sonu gelir. Bu antlaşmayı kimler imzaladı dersen, aslında durum biraz daha karmaşık ama özünde iki taraf var: Savaşın galibi Rusya ve yenilen Osmanlı İmparatorluğu.
Şimdi detaylara girelim:
- İmzalayan Taraflar ve Temsilcileri
Antlaşma, 3 Mart 1878 tarihinde, o zamanlar İstanbul'a yakın, şimdilerde ise Yeşilköy olarak bildiğimiz Ayastefanos'ta imzalandı. İmzalayan ana taraflar şunlardı:
- Rusya İmparatorluğu: Rusya'yı, savaşta büyük başarılara imza atmış General Nikolay Pavlovich Ignatiev ve Dışişleri Bakanı Prens Aleksandr Mikhailovich Gorchakov temsil ediyordu. Ignatiev, savaş boyunca sahada bulunmuş ve Rusya'nın çıkarlarını en iyi bilen isimlerden biriydi. Gorchakov ise daha çok diplomasi ve uluslararası ilişkilerde söz sahibiydi.
- Osmanlı İmparatorluğu: Osmanlı tarafında ise antlaşmayı imzalayan isimler Sadrazam (Başbakan) Mithat Paşa ve Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Saffet Paşa idi. Ancak bu noktada önemli bir ayrım var: Antlaşmanın imzalandığı tarihte Sadrazam Mithat Paşa görevde değildi. Antlaşmayı imzalayanlar Dışişleri Bakanı Saffet Paşa ve Elçi Mehmed Ali Paşa'dır. Mithat Paşa, daha önceki dönemlerde önemli reformlara öncülük etmiş olsa da, bu antlaşma sırasında aktif rol almadı. Saffet Paşa, Osmanlı'nın dış ilişkilerinde tecrübeli bir isimdi.
Yani özetle, savaşın galibi Rusya adına Ignatiev ve Gorchakov, mağlubiyeti kabullenen Osmanlı adına ise Saffet Paşa ve Mehmed Ali Paşa bu antlaşmaya imza attılar.
- Antlaşmanın İçeriği ve Getirdikleri
Ayastefanos Antlaşması'nın maddeleri, Osmanlı İmparatorluğu için oldukça ağır sonuçlar doğurdu. Deneyimlerime göre, bu antlaşmanın getirdiği en somut ve etkili maddeler şunlardı:
- Büyük Bulgaristan Prensliği: Bu, antlaşmanın en çok tartışılan maddesiydi. Tuna Nehri ile Balkan Dağları ve Ege Denizi arasında geniş bir Bulgaristan Prensliği kurulması öngörülüyordu. Bu prenslik, fiilen Rusya'nın etki alanına girecekti. Bu durum, diğer Avrupa devletlerinin (özellikle İngiltere ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu) büyük tepkisini çekti çünkü bölgedeki güç dengesini bozuyordu.
- Kars, Ardahan, Batum'un Rusya'ya Verilmesi: Bu bölgeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu sınırlarını önemli ölçüde daraltıyordu. Kars ve Ardahan, zaten savaş sırasında Ruslar tarafından işgal edilmişti. Batum ise Karadeniz'de önemli bir limandı.
- Sırbistan, Karadağ ve Romanya'nın Bağımsızlıklarının Tanınması: Bu Balkan devletlerinin tam bağımsızlıklarının tanınması ve sınırlarındaki genişlemeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlardaki toprak bütünlüğünü daha da zayıflattı.
- Bosna-Hersek ve Girit'teki Reformlar: Bosna-Hersek'in yönetimi konusunda Rusya'ya söz hakkı tanınması ve Girit'te özerklik sağlanması gibi maddeler de Osmanlı'nın iç işlerine müdahale olarak görüldü.
Bu antlaşmanın maddeleri, özellikle büyük güçlerin çıkarlarına ters düştüğü için uzun ömürlü olmadı. Deneyimlerime göre, uluslararası dengeler söz konusu olduğunda, hiçbir büyük güç kendi aleyhine olan bir durumun kolay kolay devam etmesine izin vermez.
- Antlaşmanın Sonuçları ve Berlin Antlaşması
Ayastefanos Antlaşması'nın imzalanmasından kısa bir süre sonra, Avrupalı büyük devletler, antlaşmanın kendi çıkarlarını tehdit ettiğini düşündüler. Özellikle İngiltere ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Rusya'nın Balkanlar'daki etkisinin artmasından rahatsızdı. Bu durum, bir nevi diplomatik bir kriz yarattı.
Durumun gerginleşmesi üzerine, Rusya ve diğer büyük devletler bir araya gelerek Berlin Kongresi'ni topladılar. 13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması ile Ayastefanos Antlaşması'nın birçok maddesi değiştirildi veya tamamen geçersiz kılındı. Örneğin, Ayastefanos'ta öngörülen büyük Bulgaristan Prensliği yerine daha küçük bir Bulgaristan Prensliği kuruldu ve Makedonya bölgesi büyük ölçüde Osmanlı'da kaldı.
Yani, Ayastefanos Antlaşması bir köprü görevi gördü diyebiliriz. Osmanlı için kötü ama bazı halklar için bağımsızlık umudu taşıyan bu antlaşma, uluslararası politikaların ve büyük güçler arasındaki rekabetin bir sonucuydu ve Berlin Antlaşması ile büyük ölçüde tarihe karıştı.
Eğer bu dönemle ilgili daha fazla bilgi edinmek istersen, öncelikle Berlin Kongresi ve bu kongrenin sonuçlarına göz atmanı öneririm. Bu iki antlaşma arasındaki bağlantıyı anlamak, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemdeki durumunu daha iyi kavramana yardımcı olacaktır.