Çanakkale savaşı kimlere karşı yapılmıştır?

Çanakkale Savaşı: Kimlere Karşı Mücadele Ettik?

Çanakkale Savaşı dediğimizde aklımıza sadece siperler ve kahramanlık hikayeleri gelmesin. Bu savaş, aslında Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, büyük bir küresel gücün, yani İtilaf Devletlerinin birleşik donanmasına karşı verilen bir savunma mücadelesiydi. Düşün ki, o dönemde dünyanın en güçlü ordularından bazıları, boğazlarımızı geçip İstanbul'u ele geçirmek için bir araya gelmişti.

Peki, bu İtilaf Devletleri kimlerdi? Başta İngiltere ve Fransa geliyordu. Bu iki büyük imparatorluk, kendi sömürgelerinden de asker topladılar. Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, hatta Kuzey Afrika'dan bile askerler vardı bu cephede. Bu durum, savaşın sadece bir Osmanlı-Avrupa savaşı olmadığını, aynı zamanda çok uluslu bir çatışma olduğunu gösteriyor. Örneğin, Anzak (ANZAC - Australian and New Zealand Army Corps) askerlerinin varlığı, bu çok ulusluluğun en belirgin örneklerinden biriydi. Yaklaşık 500.000 civarında Anzak askeri bu savaşta yer aldı.

Elbette, bu güçlerin arkasında başka devletler de vardı ama doğrudan cephede savaşan en büyük güç bu iki ülkeydi. Bir de tabii işin denizde ve havada olan kısmı var. İngiliz ve Fransız savaş gemileri, boğazın giriş ve çıkışlarını kontrol altına almak için yoğun bir çaba gösterdiler. Savaşın en önemli ve akılda kalan anlarından biri, 18 Mart 1915'te üç büyük savaş gemisinin (HMS Ocean, HMS Irresistible, HMS Bouvet) sular altında kalmasıdır. Bu, düşmanın ilk büyük yenilgisiydi ve bize gösterdi ki, ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, kararlılık ve strateji karşısında çaresiz kalabilirler.

Deneyimlerime göre, bu savaşı anlamak için sadece düşmanın kim olduğunu bilmek yetmez. Neden geldiklerini de anlamak lazım. İttihat ve Terakki hükümetinin Almanya'nın yanında savaşa girmesi, aslında bu büyük gücün Osmanlı'yı bir tehdit olarak görmesine neden oldu. Ama asıl amaçları, Rusya'ya yardım ulaştırmak ve Osmanlı'yı savaş dışı bırakarak kendi çıkarlarını güvence altına almaktı. İstanbul'u ele geçirmek, hem stratejik olarak hem de sembolik olarak onlar için büyük bir avantaj sağlayacaktı.

Eğer sen de bu konuya daha derinlemesine bakmak istersen, o dönemdeki haritalara göz atmanı öneririm. Düşmanın hangi bölgelerden çıkarma yaptığını ve nerelere asker çıkardığını görmek, savaşın boyutunu daha iyi anlamanı sağlar. Örneğin, Gelibolu Yarımadası'na yapılan çıkarmanın ne kadar zorlu ve stratejik bir hamle olduğunu görebilirsin. Bu çıkarmanın başarısız olması, savaşın seyrini değiştiren en önemli faktörlerden biri oldu.

Unutmamak gerekir ki, bu sadece bir cephe savaşı değildi. Aynı zamanda psikolojik bir savaştı. İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmakta olduğunu düşünüyorlardı ve bu savaşı kazanarak hem toprak kazanmayı hem de bölgedeki etkilerini artırmayı hedefliyorlardı. Ancak karşılarında, vatanlarını korumak için canını siper eden bir millet vardı. Bu kararlılık, sayısal üstünlüğe ve teknolojik güce karşı en büyük silahımız oldu.