Hikayede hangi anlatım biçimleri kullanılır?

Hikayelerde Hangi Anlatım Biçimleri Kullanılır?

Bir hikaye anlatırken hangi araçları kullanacağını bilmek, okuyucunu hikayenin içine çekmenin anahtarıdır. Deneyimlerime göre, bu araçlar temel olarak üç ana kategoriye ayrılır: Anlatıcı Bakış Açısı, Betimleme ve Diyalog.

  1. Anlatıcı Bakış Açısı

Hikayenin kimin gözünden anlatıldığı, okuyucunun karakterlerle kurduğu bağı doğrudan etkiler. En sık karşılaştığımız iki temel bakış açısı vardır:

  • Birinci Tekil Şahıs (Ben): Okuyucu, karakterin düşüncelerini, duygularını ve deneyimlerini birebir yaşar. Bu, samimiyet ve yakınlık hissi yaratır. Örneğin, "O an ne kadar korktuğumu anlatamam. Kalbim ağzımda atıyordu." gibi ifadelerle karakterin iç dünyasına dalarsın. Bu bakış açısı, otobiyografilerde ve günlüklerde çok yaygındır. Karakterin neyi görüp duyduğunu yalnızca o bilir, bu da gizem katabilir.
  • Üçüncü Tekil Şahıs (O): Anlatıcı, karakterin dışından olayları aktarır. Bu bakış açısı da kendi içinde farklılaşır:
    • Sınırlı Üçüncü Tekil Şahıs: Sadece bir karakterin düşünce ve duygularına odaklanılır. Okuyucu, o karakterin gördükleri ve bildikleriyle sınırlı kalır. Bu, okuyucuyu o karakterle empati kurmaya teşvik eder. Örneğin, Ayşe'nin pencereden dışarı baktığını ve yağmurun yağışını izlediğini, içinden "Keşke o da burada olsaydı." diye düşündüğünü anlatmak gibi.
    • Her Şeyi Bilen Üçüncü Tekil Şahıs: Anlatıcı, tüm karakterlerin duygu ve düşüncelerini bilir, hatta geleceği bile tahmin edebilir. Bu, okuyucuya daha geniş bir perspektif sunar. Örneğin, "Ahmet'in planları vardı ama Ayşe'nin haberi yoktu, o ise sadece pencereden yağan yağmuru izliyordu." gibi. Bu tür anlatım, romanlarda, özellikle klasik edebiyatta sıkça görülür.

İpucu: Hangi bakış açısını seçeceğin, hikayenin tonunu ve okuyucunun karakterle nasıl bağ kuracağını belirler. Eğer karakterin iç dünyasına derinlemesine dalmak istiyorsan birinci tekil şahıs veya sınırlı üçüncü tekil şahıs idealdir. Daha geniş bir tablo çizmek istiyorsan her şeyi bilen anlatıcıyı tercih edebilirsin.

  1. Betimleme

Betimleme, okuyucunun zihninde canlı sahneler ve karakterler oluşturmamızı sağlar. Bu, sadece ne gördüğümüzü anlatmak değil, aynı zamanda ne hissettiğimizi de ifade etmektir.

  • Görsel Betimleme: Renkler, şekiller, boyutlar... "Masanın üzerindeki kırmızı elma parlak ve pürüzsüzdü." gibi basit bir cümle bile zihinde bir görüntü canlandırır.
  • İşitsel Betimleme: Sesler, müzikler, gürültüler... "Kapının gıcırtısı, uzaklardan gelen köpek havlaması ve rüzgarın uğultusu..."
  • Kokusal Betimleme: Parfümler, yemek kokuları, doğa kokuları... "Taze pişmiş ekmek kokusu tüm evi doldurmuştu."
  • Dokunsal Betimleme: Yumuşaklık, sertlik, sıcaklık, soğukluk... "Kumaşın ipeksi dokunuşu tenini okşuyordu."
  • Tat Betimlemesi: Acı, tatlı, ekşi, tuzlu... "İlk lokmada damağında yoğun bir çikolata tadı bıraktı."

İpucu: Betimlemeleri abartmaktan kaçın. Her cümlenin bir betimleme olması gerekmez. Hikayenin akışını bozmadan, önemli anlarda ve karakterin duygusal durumunu pekiştirmek için kullan. Örneğin, karakterin korktuğu bir sahnede "duvarların üzerine üzerine geldiğini" hissetmesi gibi. Bu bir metafor olsa da, dokunsal ve görsel bir betimleme işlevi görür.

  1. Diyalog

Karakterlerin birbirleriyle konuşmaları, hikayeye hayat verir. Diyaloglar sadece bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda karakterlerin kişiliklerini, ilişkilerini ve motivasyonlarını da ortaya çıkarır.

  • Gerçekçi Diyalog: İnsanların günlük hayatta konuştuğu gibi doğal ve akıcı olmalıdır. Kısa cümleler, tekrarlar, kesintiler içerebilir.
  • İşlevsel Diyalog: Karakterlerin ne düşündüğünü veya ne yapmak istediğini doğrudan söylemek yerine, diyalog yoluyla hissettirmelidir. Örneğin, bir karakterin "Çok yorgunum" demesi yerine, konuşma sırasında birkaç kez esnemesi ve gözlerini ovuşturması daha etkili olabilir.
  • Alt Metin (Subtext): Karakterlerin söylediklerinin ardındaki asıl anlamı ifade eder. Örneğin, bir karakterin "Her şey yolunda." demesi, aslında "Hiçbir şey yolunda değil, bana yardım et." anlamına gelebilir.

İpucu: Diyalogları yazarken karakterlerin konuşma tarzlarına dikkat et. Herkes aynı şekilde konuşmaz. Bir profesörün konuşma tarzı ile bir sokak satıcısının konuşma tarzı farklı olacaktır. Bu farklılıkları yansıtmak, karakterlerini daha inandırıcı kılar. Ayrıca, diyalogların sadece iki karakter arasında geçmesini sağlamak yerine, bazen bir karakterin kendi kendine konuşması (iç monolog) da kullanılabilir, ancak bu dikkatli kullanılmalıdır.

Bu üç ana anlatım biçimini ustaca birleştirdiğinde, okuyucunun zihninde unutulmaz bir dünya yaratabilirsin. Unutma, samimiyet ve doğallık, okuyucunun hikayene bağlanmasını sağlayan en güçlü silahlardır.