Ilk meclis hangi şartlarda açılmıştır?
İlk Meclis Hangi Şartlarda Açılmıştır?
Milli Mücadele'nin en kritik anlarından birinde, 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışıyla başlayan sürecin ardından, Anadolu'nun farklı yerlerinde milli direniş teşkilatları kuruluyordu. Ancak bu teşkilatların bir araya gelerek ortak bir çatı altında hareket etmesi gerekiyordu. İşte tam da bu noktada, 23 Nisan 1920'de Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin açılması, tarihimizin dönüm noktalarından biri oldu.
Peki, bu meclis nasıl bir ortamda, hangi şartlarda açıldı? Gelin, detaylarına birlikte bakalım:
- İşgal Altındaki Bir Vatan ve Dağılmış Bir Ülke
Meclis açıldığında, vatanın büyük bir kısmı işgal altındaydı. Mondros Mütarekesi'nin (30 Ekim 1918) ardından Anadolu toprakları İtilaf Devletleri tarafından paylaşılmıştı. İstanbul Hükümeti ise işgal güçlerinin kontrolü altındaydı ve bağımsız bir politika izleyemiyordu. Bu durum, halk arasında büyük bir umutsuzluk ve tepki yaratıyordu. Bir yandan da Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde Kuva-yi Milliye adı altında yerel direniş hareketleri başlamıştı. Bu dağınık direnişleri birleştirecek, ulusal bir iradeyi temsil edecek bir merkeze ihtiyaç vardı. İşte Ankara'da açılan ilk meclis, tam da bu boşluğu doldurmak için bir araya geldi.
Deneyimlerime göre, böyle bir ortamda bir araya gelmek ve ortak bir amaç etrafında örgütlenmek inanılmaz derecede zordur. Herkesin kendi bölgesini kurtarma çabası varken, ülkenin tamamı için birleştirici bir ses bulmak büyük bir liderlik ve vizyon gerektirir.
- İstanbul Hükümeti'nin Tutumu ve Padişah'ın Etkisizliği
İstanbul'daki Osmanlı Mebusan Meclisi, 16 Mart 1920'de İtilaf Devletleri tarafından basılarak dağıtılmıştı. Bu olay, milli iradenin tamamen yok sayılması anlamına geliyordu. Padişah Vahdettin'in ise işgal güçleriyle işbirliği içinde olduğu izlenimi yaygındı. Bu da, mevcut yönetime olan güveni sarsıyordu. İşte bu nedenle, halkın temsilcileri yeni bir meclis kurmak için Anadolu'ya, özellikle de güvenli bir bölge olarak görülen Ankara'ya yöneldiler. Ankara, hem stratejik konumu hem de işgalden uzak olması nedeniyle tercih edildi. Meclis'in açılma kararı, doğrudan halkın kendi kaderini tayin etme isteğinin bir sonucuydu.
Eğer o dönemde olsaydım, kesinlikle böyle bir baskı altında, bir yandan işgalci güçlerle uğraşırken, bir yandan da kendi hükümetinin etkisizliğiyle mücadele eden bir halkın, nasıl bir umut ışığı aradığını hissederdim. Bu durum, milli birlik ve beraberliğin ne kadar hayati olduğunu anlamamız için önemli bir ders.
- Milli Egemenlik ve Bağımsızlık Hedefi
Büyük Millet Meclisi'nin açılmasındaki en temel şartlardan biri, milli egemenlik ilkesini hayata geçirme ve tam bağımsızlık hedefini gerçekleştirme kararlılığıydı. Meclis'in açılış beyannamesinde de belirtildiği gibi, "Milletin hakimiyeti mutlak ve kayıtsız şartsızdır." Bu, o güne kadar padişah ve halifenin egemenliğine dayanan bir sistemden, halkın kendi kendini yönettiği bir cumhuriyet rejimine geçişin ilk adımıydı. Meclis üyeleri, sadece İstanbul'daki siyasi durumu değil, aynı zamanda ülkenin dört bir yanındaki milli mücadele ruhunu temsil ediyordu. Anadolu'nun dört bir yanından gelen milletvekilleri, zorlu şartlara rağmen Ankara'ya ulaşarak bu tarihi ana tanıklık ettiler.
Bu noktada, okuyucu olarak sana şunu söyleyebilirim: Eğer sen de bir amaç uğruna yola çıkıyorsan, bu amacı net bir şekilde belirlemen ve bu yolda kararlılıkla ilerlemen çok önemli. İlk meclisin açılmasındaki en büyük güç, bu netlik ve kararlılıktı.
- Zorlu Ulaşım ve Haberleşme Koşulları
Düşünebiliyor musun, o dönemde ne internet vardı ne de modern ulaşım araçları. Milletvekillerinin büyük bir kısmı, at sırtında, yaya olarak veya ilkel araçlarla haftalarca, aylarca süren yolculuklar yaparak Ankara'ya ulaştılar. Haberleşme de aynı derecede zordu. Telgraf hatları yetersizdi ve iletişim kurmak büyük çaba gerektiriyordu. Buna rağmen, ulusal birliği sağlama ve bağımsızlığı kazanma arzusu, tüm bu zorlukların üstesinden gelinmesini sağladı. Meclis açıldığında, sadece Ankara çevresinden değil, Sivas, Erzurum, Konya, Kastamonu, Trabzon gibi uzak şehirlerden de milletvekilleri oradaydı.
Pratik bir öneri olarak, eğer bir proje yürütüyorsan veya bir hedefi gerçekleştirmeye çalışıyorsan, iletişim kanallarını açık tutmak ve zorluklara rağmen bağlantıyı koparmamak çok önemlidir. İlk meclis üyelerinin gösterdiği bu çaba, bize ilham vermelidir.
Özetle, Büyük Millet Meclisi, işgalin yarattığı kaos, İstanbul Hükümeti'nin etkisizliği ve zorlu ulaşım şartlarına rağmen, milli egemenlik ve tam bağımsızlık ülküsüyle Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilcilerin fedakarlığıyla açılmıştır. Unutmamak gerekir ki, bu meclis, sadece bir siyasi kurum değil, aynı zamanda Türk milletinin kendi kaderini kendi belirleme iradesinin somut bir ifadesidir.