Mankurt nedir felsefe?

Mankurt: Bilgiyi Reddetmenin Karanlık Yüzü

Mankurt, aslında bilgi ve kimlik kaybının acı bir sembolüdür. Bu kavram, Moğolca'dan gelir ve anlamı "düşüncesiz, aptal, cahil" demektir. Ancak felsefi derinliği, insanın kendi hafızasını, köklerini ve eleştirel düşünce yeteneğini nasıl kaybettiği üzerine kuruludur. Kısaca, bilinçsizce bir kitleye dönüşmenin felsefesidir.

Deneyimlerime göre, günümüz dünyasında pek çok kişi farkında olmadan "mankurtlaşma" tehlikesiyle karşı karşıya. Sosyal medyanın dayattığı bilgi akışı, popüler kültürün yüzeyselliği ve otoriter söylemler, insanları kendi düşüncelerinden uzaklaştırabiliyor.

Bellek Kaybı ve Kimliksizleşme

Mankurtlaştırmanın en temel yolu, bireyin kendi geçmişini, kültürel mirasını ve değerlerini unutturmaktır. Bu, sadece kişisel değil, toplumsal bir hafıza kaybı anlamına gelir. Bir mankurt, geçmişinden kopuk olduğu için günümüzdeki mevcut duruma sorgusuz sualsiz adapte olur. Bu adaptasyon, kişinin kendi iradesiyle değil, dış etkenlerin zorlamasıyla gerçekleşir.

Bu durumun somut bir örneği olarak, toplumlarda geçmişte yaşanan travmaların veya acıların üzerinin örtülmesi gösterilebilir. Eğer bir toplum, kendi karanlık dönemlerinden ders çıkarmak yerine onları unutturursa, benzer hataların tekrarlanması kaçınılmaz olur. Bu da bireylerin kendi tarihlerinden ve dolayısıyla kimliklerinden uzaklaşmasına neden olur. Bir birey, kendi aile geçmişini, atalarının yaşadıklarını bilmediğinde, neye değer vereceğini, kim olduğunu tam olarak anlayamaz. Bu, "boş bir kap" olmak gibidir, içine ne konulursa onu alır.

Eleştirel Düşünce ve Sorgulama Yeteneğinin Yok Edilmesi

Mankurtlaştırmanın bir diğer can alıcı noktası ise eleştirel düşünceyi ortadan kaldırmaktır. Bir mankurt, kendisine sunulan bilgiyi sorgulamaz, olduğu gibi kabul eder. Bu, özellikle propaganda ve yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) çağında çok tehlikelidir. İnsanlar, okudukları veya duydukları her şeyi doğruluğunu araştırmadan yayabilirler.

Şöyle düşün: Bir haber sitesinde okuduğun bir bilgi, doğru mu yanlış mı diye hiç araştırmadan hemen arkadaşlarına gönderiyorsun. Eğer bu bilgi yalan haberse, farkında olmadan başkalarını da yanıltmış oluyorsun. Deneyimlerime göre, özellikle sosyal medya akışlarında, "viral" olan her şeyin sorgulanması gerekir. %90'ı yanlış olabilecek bir akışta, %10'luk doğruyu bulmak için bile çaba harcamalısın.

Senin için pratik öneriler:

  • Okuduğun her bilginin kaynağını sorgula.
  • Farklı görüşleri ve kaynakları araştır.
  • "Bana mantıklı gelmiyor" hissini asla göz ardı etme.
  • Bir konuda emin olmadan yorum yapmaktan veya paylaşmaktan kaçın.

Zorunlu Kimlik ve Özgür İrade

Mankurtlaştırılmanın en acımasız boyutu, kişinin kendi isteğiyle değil, zorla bir kimliğe büründürülmesidir. Geleneksel mankurt efsanesinde bu, beyne bir "kaytan" sarılarak yapılır. Günümüzdeki karşılığı ise, toplumun veya belirli grupların baskısıyla bireyin kendi değerlerinden, inançlarından veya kimliğinden vazgeçmesidir.

Bu, örneğin, baskıcı rejimlerde insanların siyasi görüşlerini veya yaşam tarzlarını saklamak zorunda kalması şeklinde görülebilir. Ya da bir genç, ailesinin beklentileri yüzünden sevmediği bir mesleği seçmek zorunda kalabilir. Bu durum, kişinin kendi özgür iradesini kaybetmesidir. Deneyimlerime göre, insan kendini en çok kendi seçimleriyle tanımlar. Bu seçimleri yapma hakkını elinden aldığınızda, onun özünü de almış olursunuz.

Unutma: Kendi kararlarını verebilmek, kendine ait bir düşünce dünyası oluşturmak, seni bir "mankurt" olmaktan korur. Bu yüzden sürekli öğren, sorgula ve kendi yolunu çiz. Bu, en büyük özgürlüktür.