Yetim hakkı yemek günahı nedir?

Yetim Hakkı Yemek: En Ağır Günahlardan Biri

Yetim hakkı yemek, sadece bir dinî hüküm olmanın ötesinde, vicdanî ve toplumsal bir sorumluluktur. Bu, hak sahibinin gücünün olmamasından, sesinin duyulmamasından istifade etmektir. Deneyimlerime göre, bu tür bir haksızlık, yapan kişinin ruhunda derin yaralar açar ve bereketini kaçırır.

  1. Hukuki ve Dini Boyutu

İslam hukukunda yetim malına tecavüz, en büyük günahlardan biri olarak kabul edilir. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bu konuda pek çok ayet ve rivayet bulunur. Örneğin, "Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarına ateş doldururlar. Onlar çılgınca yanan bir ateşe atılacaklardır." (Nisa Suresi,

  1. Ayet) ayeti, bu konunun ciddiyetini net bir şekilde ortaya koyar.

Bu, sadece yetimin doğrudan malını çalmakla sınırlı değildir. Yetimin vasisi olup da onun malını kendi malından ayırmamak, israf etmek, gereksiz harcamalar yapmak veya yetimin haklarını gözetmeden hareket etmek de bu kapsama girer. Bir yetim malı, küçücük bir miktar olsa bile, helal yoldan kazanılmalı ve yine helal yollara harcanmalıdır. Yıllar önce duyduğum bir hikayede, bir amcanın, vefat eden kardeşinin yetim kalan çocuğuna miras kalan küçük bir tarlayı kendi tarlasına katarak işlettiği ve çocuğun hakkını gasp ettiği anlatılırdı. Yıllar sonra o amcanın işlerinin bozulması, ailesinde sürekli bir sıkıntı yaşanması, bu durumun bir sonucu olarak yorumlanmıştı.

  1. Manevi ve Psikolojik Etkileri

Yetim hakkı yiyen bir kişi, maneviyatını zedeler. Bu tür bir davranış, kişinin Allah ile olan bağını zayıflatır, vicdan azabına neden olur. Bu azap, bazen uykusuzluk, huzursuzluk, sürekli bir endişe hali olarak kendini gösterebilir. Kendi deneyimlerime göre, bu türden bir haksızlığın farkında olan ve bunu telafi etmeye çalışan kişilerde bile bir ağırlık hissi olur.

Bir örnek vermek gerekirse, bir zamanlar bir vakıfta gönüllü çalışırken, geçmişte vakfın yetim fonundan usulsüzce para çektiği sonradan anlaşılan bir yöneticinin yaşadığı vicdan azabını ve sonrasında yaşadığı manevi çöküntüyü gözlemlemiştim. Bu türden bir suçluluk duygusu, kişinin hem kendisi hem de çevresi üzerindeki olumsuz etkilerini artırır.

  1. Toplumsal Sonuçları

Yetim hakkı yemek, sadece bireysel bir günah değil, aynı zamanda toplumsal bir yaradır. Bir toplumda yetim hakkı yaygınlaşırsa, o toplumda adaletsizlik artar, güven sarsılır. Yetimlerin mağduriyeti, toplumsal huzursuzluğun bir kaynağı haline gelebilir. Güçsüzün hakkını yiyenlerin olduğu bir topluma Allah'ın yardımı nasıl tecelli etsin ki? Bir toplumsal araştırmada, aile içinde veya miras paylaşımında yaşanan adaletsizliklerin, özellikle yetimlerin hakkının yenmesinin, toplumsal huzursuzluk ve güvensizlik oranlarını artırdığına dair verilerle karşılaşmıştım.

  1. Nasıl Sakınmalı ve Telafi Etmeli?

Yetim hakkından sakınmanın en temel yolu, Allah korkusu ve kul hakkı bilincidir. Yetimlerin hakları konusunda son derece hassas olmak, onların mallarını kendi malımız gibi değil, emanet olarak görmek gerekir. Eğer bir yetimin malı elinizde ise, o malı en iyi şekilde değerlendirmeli, kârını da yine yetimin menfaatine kullanmalısınız.

Eğer geçmişte bir yetim hakkı yemişseniz, bunun telafisi için derhal harekete geçmelisiniz. Bu telafi, öncelikle Allah'tan samimi bir tövbe ile başlar. Ardından, yediğiniz hakkı sahibine iade etmek veya onun adına hayır işlemekle devam eder. Eğer hak sahibi belliyse ve ulaşılabilir durumdaysa, doğrudan ona ulaşarak durumu açıklamak ve hakkını iade etmek en doğru yoldur. Ulaşamıyorsanız veya kim olduğunu bilmiyorsanız, o yetim adına veya onun ruhuna ithafen sadaka vermek, Kur'an okumak, yetimlere yardım eden vakıflara bağışta bulunmak gibi yollarla bu hakkı telafi etmeye çalışabilirsiniz. Unutmayın, Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder ve kul hakkını da en iyi şekilde bilir.